Dünyanın deprem kuşağında bulunan diğer ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de insanların barındığı yapıların depreme dayanıklı olması azami düzeyde önem taşır. Depreme dayanıklı yapılar sayesinde deprem gibi doğal afetlerin yaratacağı can ve mal kaybının önüne geçilebilir. Bir yapının depreme dayanıklı olması, projenin inşa edileceği yerin jeolojik ve coğrafi özelliklerine uygun olmasından yapının inşası sırasında kullanılan malzemelere hatta uygulanan statik projesine kadar birçok etmene bağlıdır. İnşaat sırasında ve öncesinde yapılan tercihler ile uygulamalar yapının dayanıklılığını etkileyen temel unsurlardır. Ancak inşa edildikten sonra yapının bakımsız bırakılması, binanın su yalıtımının yetersiz kalması ya da hiç olmaması gibi etmenler de yapının depreme dayanıklılığını etkileyecektir. İşte, bir yapının depreme dayanıklı sayılması için sahip olması gereken beş özellik.

Yapının İnşa Edildiği Zemin ile Uyumu

Depreme dayanıklı yapıların inşa edilebilmesi için öncelikle yapının inşa edileceği zeminin niteliğinin bilinmesi ve tasarımın bu zemin öznelinde oluşturulması gerekir. Zemin etüdü sonucu gerekli görülen bir zemin iyileştirmesi ve radye temel ya da kazık temel gibi zeminin yapısına uygun temel sistemi seçimi, yapının inşa edileceği zeminin yarattığı risklerden minimum düzeyde etkilenmesi için sahip olması gereken temel özelliklerdendir.

Denge ve Dayanım Gözetilerek Tasarlanan Mimari

Bir yapının depreme dayanıklı olabilmesi için sismik tasarım gözetilerek inşa edilmesi gerekir. Bu tasarım yöntemine göre inşa edilecek yapı yalnızca binanın içine koyulan eşyalar, içinde yaşayan insanlar ya da çatıdaki kar gibi düşey yükler gözetilerek değil depremin yapıya yüklediği yatay yükler de hesaplanarak projelendirilmelidir. Depremin yapılara yüklediği yatay ve düşey yüklere dayanabilmesi için ortak çalışan mimar ve mühendisler geçmiş depremleri inceleyerek yapının karşılaşması muhtemel deprem yükünü hesaplar ve projeyi sismik tasarıma göre şekillendirir.

Kaliteli ve Projeye Uygun Yapı Malzemesi

Sismik tasarım bir yapının depreme dayanıklı olması için her ne kadar gerekli olsa da tek başına yeterli değildir. Çünkü tasarım, doğru uygulama ile birleştirildiğinde işlevsel olur. Örneğin kâğıt üstünde depreme dayanıklı olması öngörülen bir yapı, projeye uygun olmayan ya da kalitesiz malzeme ve işçilikle inşa edilirse olası bir depremde yıkılma riskiyle karşı karşıya demektir. Bu nedenle yapılar inşa edilirken yasal mevzuatlara ve deprem yönetmeliklerine uygun taşıyıcı sistemlerin seçilmesi kadar yapı malzemelerinin doğru seçilmesi ve uygulanması da önem taşır.

Beton Ömrü İçin Etkin Su Yalıtımı

Depreme dayanıklı yapıların temel özelliklerinden bir diğeri de binanın su yalıtımının sağlanmış olmasıdır. Günümüzde yapılarda kullanılan çelik ve beton gibi yapı malzemeleri her ne kadar son derece uzun ömürlü ve sağlam olsalar da çevresel etkilerden yalıtılmazlarsa ömürleri kısalacaktır. Binanın yapısal malzemeleri yetersiz ve etkisiz su yalıtımı nedeniyle zaman içinde korozyona uğrayarak optimal taşıma kapasitesini kaybeder. Bu da yapının zamanından önce yaşlanmasına ve depremin yıkıcı etkilerine karşı korumasız kalmasına neden olur.

Deprem Yönetmeliklerine ve Standartlara Uygunluk

Yapıların depreme dayanıklı olması, depremde yıkılmamaları kadar depremden sonra da fonksiyonlarını yitirmemeleri ya da büyük hasarlar görerek can ve mal kaybına yol açmamaları anlamına gelir. Türkiye’de ve dünyada yaşanan depremlerin özellikleri ve etkileri incelenerek oluşturulan yönetmelikler, inşa edilen yapıların depreme dayanıklı olmalarını sağlama amacı taşır. Yönetmeliklerde yapıların zemin ile uyumu, deprem yüküne uygun tasarlanması ve yapıda kullanılması gereken malzemelerin nitelik ve nicelikleri gibi birçok etmen belirli standartlara bağlanır. Bu nedenle yapıların zorunlu bir standart olan deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmesi depreme dayanıklı olmaları için son derece önemlidir.