Binalar, yollar, köprüler… Her gün yanından geçtiğimiz, günlük yaşamımızın içine yerleşmiş bu yapılar çoğunlukla betondan oluşur. Ama biz çoğu zaman onun yalnızca görünen yüzüne şahit oluruz. Oysa beton, yerin altında, suyun içinde olanca gücüyle varlığını sürdürür. 

Bu giriş kısmında vurgulamaya çalıştığım konuyu bir örnekle anlatayım. Yapımında yer aldığımız 1915 Çanakkale Köprüsü’nü ele alalım. Köprünün ayaklarını taşıyan keson temeller, denizin derinliklerinde sessizce yapıyı ayakta tutar. Boğazın güçlü sularının etkisini, yoğun gemi trafiğini de düşününce, betonların sadece ‘sağlam’ değil, ‘dayanıklı’ (durabil) olması gerektiğini hatırlarız. Tabi betonun yalnızca ilk günkü sağlamlığını değil, çevresel koşullara yıllar boyunca göstereceği direnci de konuşmalıyız. 

Beton Zamanla Neden Yıpranır?

Çünkü dış dünya durmaz. Yağmur, rüzgâr, donma-çözünme döngüleri, asitli gazlar, yeraltı suları, kimyasallar, karbondioksit… Hepsi, betonun içine girebilmek için bir yol arar. Eğer beton doğru üretilmemişse, bu etkenler gözenekleri bulur, içeri sızar, çatlatır, zayıflatır.

Ve en sonunda taşıma gücünü kaybetmiş bir yapıyla karşı karşıya kalırız. 

Betonu Nasıl Güçlü Tutarız?

Homojen ve geçirimsiz yapıya sahip olan betonların dayanıklı olduğunun altını çizmek gerekir. Dayanıklı bir beton için üretim aşamasında dikkat edilmesi gereken bazı temel ilkeler vardır;

  • Düşük su/çimento oranı,
  • Kaliteli ve uygun malzeme seçimi,
  • Çoğu zaman göz ardı edilen kürleme adımı

Kürleme Neden Önemli?

Beton döküldükten sonra içinde yer alan çimento taneciklerinin su molekülleri ile kimyasal reaksiyona girerek sertleşmesi gerekir. Bu sürece hidratasyon denir. Hidratasyonun sağlıklı şekilde devam edebilmesi için betonun bir süre boyunca nemli kalması şarttır. Betonun bu şekilde nemli tutulmasına ise kürleme denir.

Eğer bu süreç doğru yürütülmezse:

  • Beton yüzeyden hızla su kaybeder,
  • Erken yaşta çatlamalar oluşur,
  • Gözenekli ve kırılgan bir yapı gelişir,
  • Beton, çevresel etkiler karşısında zayıflar.

Tüm bu etkiler betonun taşıma kapasitesini düşürür ve yapının kullanım ömrünü ciddi şekilde kısaltır.

Uzman Görüşleri Ne Diyor?

Türkiye’de beton teknolojisi denince akla gelen önemli isimlerden biri olan Prof. Dr. Turhan Erdoğan, dayanıklı beton için “doğru oran, uygun malzeme ve etkili kürleme” üçlüsünün hayati olduğunu belirtir.

Dünyada bu alanda önemli çalışmaları bulunan hocalarımızdan A.M. Neville ve P. Kumar Mehta da özellikle ilk 7 gün boyunca uygulanan kürlemenin, betonun servis ömrünü doğrudan etkilediğini vurgular.

Yapıların uzun ömürlü ve güvenli olabilmesi için betonun sadece iyi üretilmiş olması yetmez; doğru tekniklerle uygulanması ve özellikle kürleme sürecinin titizlikle yürütülmesi gerekir. Dayanıklı beton, dikkatle seçilmiş malzemeler kadar, dikkatle sürdürülen bir uygulama sürecinin de sonucudur. Beton döküldükten sonra süreç tamamlanmaz; asıl iş o andan sonra başlar.

Sözün özü, değerli hocamız Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir’in de dediği gibi:

“Hazır beton hazır değildir.”

Betonun gücü de, zayıflığı da; onu nasıl yaşattığınızla ilgilidir.